Reklamı Geç
yeni vatan reklam 2
Gazete 6Gazete 5Gazete 1Gazete 2Gazete 3Gazete 4
Ozan Günçe

Ozan Günçe

Mail: [email protected]

BAŞARININ ADI: ANN ODONG

“Avustralya’da yaşayan bir Türk”
“Avustralyalı Türk” 
“Türk Avustralyalı”
Aslında bu ‘ünvanların’ tek önemi, sanki nereden geldiğini unutmayıp, vardığın noktada olumlu bir şeyler yapabilmek gibime geliyor.
Ben İstanbul doğumlu bir Avustralya vatandaşı olarak, her zaman iki ülke arasındaki benzerlikler, hatta farklılıkları tasarlayıp analiz yapmayı severim.
Bunu, bir ülkeyi kötüleme amacı ile değil de daha çok kültürlerin getirdiği renkleri yaşayabilmek adına yaparım.
Bilindiği gibi hem Avustralya hem de Türkiye, dünyada en çok mülteci kabul eden ülkeler arasında yer alır. Birleşmiş Milletler’in 2019 araştırmasına göre, Türkiye 4,1 milyon mülteci ile topraklarını paylaşırken, Avustralya da aynı şekilde 6,7 milyon kişiye ’G’day’ demiştir. İki ülkenin de bu kategoride dünyada ilk on beşe girmesi sevindirici bir olgudur.
Peki bunlar her ne kadar güzel gelişmeler olsa da konu burada bitmeli midir sizce?
Yani, asıl soru; “Geldik buraya ve şimdi ne yapacağız?” şeklinde olmamalı mı?
Eminim ki; benimle birlikte çoğunuz aynı soruyu Avustralya’ya vardığınızda kendinize sorup, hatta bir süre de bu ülkeye uyum zorlukları yaşamışsınızdır.
İşte tam bu noktada çoğumuz gibi bu zorlukların içinden geçmeyi başarmış örnek bir insandan bahsetmek istiyorum sizlere.
Ann Odong, 1980’li yıllarda iç savaş ile boğuşan Uganda’da hayata gözlerine açmış. On seneye aşkın bir süre, ailesiyle birlikte müthiş bir mücadele örneği göstererek, önce Kenya, sonra da Birleşmiş Milletler’in mülteci yerleştirme programı kapsamında, Batı Avustralya’nın başkenti Perth’e gelmiştir.
Uganda’yı terk ettiklerinden sadece birkaç ay sonra, yaşadıkları mahallenin sakinleri askerler tarafından büyük bir işkenceye uğratılmışlar. Küçük Ann ve ailesi yıllarca birlikte yaşadıkları insanların tarifsiz acılarına bir yandan üzülürken, bir yandan bu acıdan kıl payı kaçmayı başarmış olmanın buruk sevincini yaşıyorlardı. Onlar artık Avustralya’ya ’Merhaba’ demenin mutluluğuyla hayatlarında yepyeni bir sayfa açıyorlardı.
Elbette ki bu macera dolu süreç yaşanırken, konu, yazımızın başında sorduğumuz o büyük soruya geliyordu “Geldik buraya ve şimdi ne yapacağız?”
Ann’in yeni yaşamındaki ilk adım, gerçekler ile yüzleşmek olmalıydı...
Her ne kadar kendileri Uganda’da meslek sahibi, eğitimli, saygı gören insanlar olsalar da onlar yeni hayatlarında ’sil baştan’ demek zorundaydılar. Örneğin, Ann’in annesi onu hukuk fakültesini bitirebilmesi için on beş yıl boyunca Avustralya’da temizlikçi olarak çalıştı.
Aynı yıllar, SBS ekranlarında Les Murray’in sunduğu futbol programları ile, duayen İngiliz maç spikeri Martin Tyler’ın anlattığı Şampiyonlar Ligi maçlarına ilgi duymaya başladı.
O sıralarda kardeşi, Batı Avustralya eyalet liginde futbol oynuyordu. Ann, onu idmanlara ve maçlara götürüyordu. Futbola karşı sevgisi her geçen gün artıyordu, derken ’National Soccer League’ (NSL) futbol liginde mücadele eden Perth Glory’nin müsabakalarına gitmeye başladı.
2006 yılına gelindiğinde ’A-League’ hayata geçerken, Ann için de yeni bir kapı aralanıyordu. Bundan iki yıl sonra ’W-League’ ulusal kadın futbol ligine start verildi. 
Bu süreçte Ann, hiçbir deneyime sahip olmaması ve Avustralya futbol camiasından kimseyi tanımamasına rağmen ’The Women’s Game’ web sitesini oluşturmayı başardı. İlk kadın futbol web sitesi ünvanını alan The Women’s Game, kısa sürede çok büyük ilgi gördü.
Zamanla Ann, etkili bir iletişim ağı kurarak, spor camiası içinde kendinden söz ettirmeyi başardı. Artık onu herkes tanıyordu.
Tabi Ann Odong, burada durmadı. ’The Women’s Game’in getirdiği başarı ile, yeni maceralara yelken açıyordu.
Geçtiğimiz yıl, Avustralya ve Yeni Zelanda 2023 FIFA Kadınlar Dünya Kupasına aday olmak üzereyken, bu başvurunun yapılması ve adaylığın değerlendirilmesi için yeni bir kadroya gerek duyuldu. Doğal olarak, bu kadroda Ann Odong başta gelen isim olacaktı.
2015 ve 2019 Dünya Kupalarına yayın kuruluşu ve futbol federasyonu adına giden Ann’in, kurduğu ilişkiler, elde ettiği deneyimler, kendisine 2023 projesi yolunda büyük avantajlar sağladı.
İlginç bir rastlantı, bu büyük organizasyona ev sahipliği yapacak ülke açıklanacakken, aynı dönemde ’Avustralya Mülteci Haftası’ da organize ediliyordu. Bir başka ifade ile, Ann’in yaşamında ona kaynak olan iki önemli değer, mülteci olması ve futbola duyduğu sevgi aynı tarihe rastlayan etkinliklerle şekil buluyordu. 
Avustralya Mülteci Haftası kapsamında oluşturulan etkinliklerde, farklı eyaletlerde yaşayan diğer mülteci sporcularla söyleşiler gerçekleştirip, onların sesi olmayı başardı. Bu sporcuların hepsinin farklı hikayeleri vardı. Irak’ta savaştan kaçan iki kız arkadaş ve ailelerinden tutun, Kongo’da yıllarca yer alan kan yağmurundan kendilerini Sydney’e güçlükle atan sporculara kadar herkesi Ann sayesinde tanımak mümkün oldu.
Ve gelelim akıllardan hiç çıkmayacak o müthiş ana: Kadınlar dünya kupasının nerede yapılacağı kararı açıklanacaktır. Avustralya Futbol Federasyon yetkilileri, birkaç ’Matildas’ ve ’Football Ferns’ (Avustralya ve Yeni Zelanda oyuncuları) Sydney ofisinde FIFA başkanı Gianni Infantino’nun 40,000 kilometre öteden yapacağı açıklamayı beklemektedirler. Herkes ekrana odaklanmış, nefesler tutulmuştur. 26 Haziran 2020 tarihi bir sevinç ya da üzüntü günü olacaktır. Avustralya ve Yeni Zelanda mı, yoksa Kolombiya mı? Az sonra belirlenecektir.
Ve sonunda Infantino kararı açıkladı. 2023 FIFA Kadınlar Dünya Kupasını düzenleyecek ülkeler Avustralya ve Yeni Zelanda oldu.
Herkes bir anda bir sevinç yumağı oluşturdu. Oyuncular, yayın kuruluş üyeleri, federasyon başkanları birbirlerini kutluyorlardı. Bu sevinç tablosunun bir köşesinde elde edilen bu zaferi gözyaşları ile sessizce izleyen bir kahraman vardı. O kişi Ann Odong’dan başkası değildir.
Başarılı bir kampanyadan sonra, bu çalışmanın öncülerinden Ann Odong bir şeyi fark etmiştir.
Bugün Avustralya’da sıfırdan kadın futboluna adeta hayat verilmiş ve uluslararası alanda bu ülkenin sesi duyulmuştur. Bu ses, dünyada en çok izlenen spor organizasyonları arasında yer alan etkinliğin kilidini açan bir anahtardır adeta.
Ann, her şeye rağmen kendisine çok yakışan alçak gönüllü tavrını koruyup iki gün sonra sosyal medyadan şöyle seslenir “Sanırım şimdi inanmaya başlıyorum. Dünya Kupası buraya geliyor”
Bu başarı öyküsünde anlatmaya çalıştığım; Avustralya’ya göç etmiş, ya da büyük güçlüklerle mülteci olarak gelmiş insanların bu ülkeye katmış olduğu değerlerdir. Onlarla ne kadar gururlansak azdır. Ann, bunu fazlasıyla başaranlardan biri. 
Savaştı, hayal etti ve başardı. Öykünün başında “Geldik buraya ve şimdi ne yapacağız?” sorusunun yanıtını da mükemmel biçimde vermiş oldu.

Makale Yorumları

  • Evrim18-07-2020 22:19

    Guzel yazilarin , hikayelerin devaminin gelmesini temenni ederim

  • nihat ziyalan16-07-2020 11:01

    çok güzel. kutlarım sevgili Ozan.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Dil Seçimi